21 Ekim 2013 Pazartesi

AH BE GENÇLİK AHH....

Yüz kadına sormuşlar: Kaç Yaşındasınız?, diye, 99 kadın şöyle cevap vermiş: "KAÇ GÖSTERİYORUM?"... Beklenen cevap elbette, "Çok Genç Gösteriyorsunuz.. 12 yaşında filan mısınız?". Olmalı.. (12 yaşındayı ben uydurdum!!)..
Ama bilirsiniz biz kadınlar ille de, genç görünmek isteriz.. Bu biraz da, ölümü ötelemenin, giderek yaşamın son demlerine gelindiğini reddetmenin bir göstergesidir sanırım.. Yani şöyle haykırıyoruz:
-Heyyyy, Azrail adındaki canıma göz diken Melek, benden uzak durrr; Daha Gencim, Güzelim.. Git başımdannn!..

Peki; Yalnızca biz kadınlar mıyız, gençlikle aklını bozan?.. Elbette Hayır.. İnanın birçok erkek de, genç görünme arzusuyla yanıp tutuşuyor.. Nerden mi, biliyorum?.. Okuyun bakın.. Bu öyle bir anı ki, her hatırladığımda hem utanırım, hemde kahkahalarla gülerim hâlâ..........

Yıllar önceydi.. Tanınan, Sevilen, Saygın bir Tıp Hekimi, "Örgütsüz İnsan Ahlaksızdır" diyecek kadar kararlı bir Örgütçü ve Namuslu bir Siyasi, Psikiyatrist Dr.Ergin ATASÜ'yü kaybetmiştik aniden....
Bu çok üzücü bir kayıptı herkes adına.. O Gün Dr. ATASÜ'nün Cenaze Töreni vardı... Önce yürekten savunduğu Partisi Özgürlük ve Dayanışma Partisi ÖDP'nin önünden uğurlandı.. Sonrasında koca bir kalabalık Ankara / Maltepe Camiine yürüdü.. Herkes oradaydı.. Siyasiler, Sendikacılar, Odalar, Gençlik v.s.
Maltepe Camiinin kocaman avlusunda neredeyse elle tutulabilecek kadar somut bir acı ve hüzün vardı..

Bu, Cenaze Törenlerinin bir işlevi daha vardır bilirsiniz eminim.. Özellikle Büyük Kentlerdeki, yaşamın karmaşasında kaybolan insanlar bu acı vesile ile Cami Avlularında biraraya gelir, özlem giderir, sohbet eder ve birbirlerini sevdiklerini hatırlar..
İşte o gün orada da, aynı manzara vardı.. Bende birkaç arkadaşımla birlikte töreni izliyor ve onların sohbetine kulak kabartıyordum..
Birara bir arkadaşım diğerine ortak tanıdıkları birisini sordu: -Nerede?, Ne yapıyor?, diye... Diğer arkadaşım yüzünde koca bir gülümsemeyle yanıtladı:
-Sorma!... Hayata küstü.. Evine kapandı,, Kimseyle de, görüşmüyor!!...
Diğeri şaşkınlıkla sordu: -Nedenn??.. Öyle şaşırmıştı ki....
Açıkcası bu ağır depresyonun nedenini bende merak etmiştim..
Sonunda hakikat anlaşıldı... Sözü edilen, 40'lı yaşlarında, Uzak Doğu'yla iş bağlantıları olan ve sık sık Japonya, Kore gibi ülkelere seyahat eden bir işadamıydı.. O da, genç görünmeye bayılıyordu.. Olsa olsa, 20'li, 30'lu yaşlarında göründüğü düşüncesindeydi.. Bu nedenle de, Japonlar Kaç yaşında olduğunu sordukları zaman, Tıpkı şu 99 kadın gibi "KAÇ GÖSTERİYORUM?" diye soruyla yanıtlamıştı...
Ama hesaba katmadığı birşey vardı.. Bizim ırkımıza mahsus, 'Kaz Ayağı' da, denen Göz ucundaki çizgilerimiz!!.. Çekik gözlü Japonlarda ve Uzak Doğu insanında göz kenarındaki bu çizgiler yoktu...
Aynı gerçekten yola çıkan Japonlar şöyle bir bakmışlar ve alacağı cevaptan emin, mutlu bir şekilde bekleyen arkadaşımıza: 65-66 filan gösteriyorsunuz, demişler!!...Ahh, ahh, ah!......
Sonrasını biliyorsunuz..........   "Dünyadan elini eteğini çekme!!, Yaşama küsme! ve Yoğun bir Depresyon!!".......

..................................Tam bu sırada, inanılmaz birşey oldu... Büyük bir acının, sessizliğin ve üzüntünün olduğu cami avlusunda, "65-66" yanıtı üzerine, birden bir kahkaha patladı.... Aman Tanrım!!..amann....
Kim dersiniz bu densiz?... BEN..... Çok utanmıştım ama; Oldu işte.....
Acı bir kayıp, Bir Cenaze Töreni ve Kocaman bir Kahkaha... İşte İNSAN.........
Ve birşey daha, Ben bir daha kimseye sormadım, "KAÇ GÖSTERİYORUM" diye....
1998 Yılında Kaybettiğimiz Dr.Ergin ATASÜ'nün değerli Anısına Sonsuz Saygıyla... Görüşürüz..........

8 Ekim 2013 Salı

ŞAKA GİBİ.... AMA DEĞİL....


Gerçekten, okuyunca göreceksiniz neden "Şaka Gibi" dediğimi..
Kocaman bir Mağaza düşünün.. Elbette bir çok da, Satış Görevlisi..
Bir Satış Görevlisinin işi nedir?.. Sergilenen malları alıcısına beğendirebilmek, satabilmek. Öyle değil mi?.. Bunun için de, en Nazik, en Güleryüzlü, en Saygılı v.s. tavrını takınmak!!..

Amaa yanılıyorsunuz!!.. Bizim bu Mağazada hiç öyle değil!!.. Öyle bir Satış Görevlisi var ki, çileden çıkar, öfkeden kahrolursunuz.. Siz hiç Müşterisine, "Bu renk size uymaz, yakışmaz".. diyen, Müşteri şaşkınlıkla: Nedennn? diye sorunca da, "Yaşlısınız da, ondan" diyen, Bir Tezgahtar gördünüz mü?.. Bu, tanık olduğum bir kepazelikti..
Sonrasındaysa muhatap bizzat benim!.. Mağaza aynı, Satış görevlisi Hanımefendi aynı ve Hakaretlere! devam..

Bu gözlük ipinin ucu kaymasın diyen müşteriye, "Kaymaz, ucu Plastiktir", deyip, Müşteri, "Silikon değil mi?" diye sorunca da, "Ben sizin anlayacağınız dilde söylemiştim" diyen.. (İki madde de, farklı elementler, öyle değil mi, yanılıyor muyum?)..
Dahası var!... Sipariş verdiğiniz Gözlükleri ne zaman alacağınızı sorduğunuzda da, bu Muhteşem Tezgahtara, (Ki, bu arada Mağazanın ünlü bir Gözlük Mağazası olduğunu anlıyorsunuz) Şöyle bir Yanıt alıyorsunuz:
"Cep Telefonunuza Kısa Mesaj gönderiyoruz", deyip hemen arkasında ekliyor:
"Cep Telefonunda Kısa Mesaj okumasını biliyorsunuz değil mi?"..


Yuuhhh, yuhh artık... Edepsizlik, Saygısızlık olur da, bu kadarı olmaz... Hem de, bir Satış Görevlisinde... Bedelini ödeyerek alışveriş yapmaya geldiğiniz bir yerde olmadık hakaretlere uğruyorsunuz.. Sanki kapılarına gelmiş lûtuf bekliyen birileri var!!.. Nasıl bir saçmalık hala aklım almıyor doğrusu..

Karşınızdaki kişinin hangi konuda olursa olsun deneyimi, bilgisi olmadığını düşünseniz veya bilseniz dahi, asla böyle bir soru soramazsınız..

Eğer Tanıtıma, Satış'a, Pazarlama'ya yönelik bir iş yapıyorsanız bu Tezgahtardan uzak durun.. Batarsınız.. Birisi gelir bu hanımın saçını başını yolar.:)).. Ya da, Mağazanızın camını çerçevesini indirir aşağıya..:))
Herkes hoşgörülü olamaz, sessiz kalamaz bu kötü, kaba davranışlar karşısında.. Ki, bende zaten hiç hoşgörmüyorum bu hakaretleri, densizlikleri, en önemlisi bu ağır cehaleti.. Siz hoşgörüyor musunuz?......
Yaşadıklarım öyle acaipti ki, paylaşmak istedim... "Şaka Gibi", Ama güldürmüyor.... Görüşürüz......