8 Ekim 2014 Çarşamba

KONDÜKTÖR MEHMET EFENDİ'Yİ TANIR MISINIZ?


Arşed Beyi yıllar önce tanımıştım.. İstanbul Üniversitesinde Jeoloji Mühendisliği okumuş bir Iraklıydı.. Okuldan sonra da, bir Türk Kadınıyla evlenmiş ve Ülkemize yerleşmişti..
Öylesine sıcacık, cana yakın bir insandı ki, gülen yüzü parlayan kara gözleri hep gözümün önündedir..
Türkiye'ye geleli epey zaman olmuştu ama, Türkçeyi hala tam öğrenememişti.. Oldukça kötü konuşuyordu.. Hele Tamlamalar tamamen tersineydi. Yani:
"Tokmağın Kapısı",
"Tablanın Sigarası",v.s. gibi.
Ama bu hatalar onu daha da, sevimli yapardı.. :))
Türkçesinin çok daha kötü olduğu, İstanbul Üniversitesindeki Öğrencilik yıllarında başına gelen bir olayı anlatmıştı bize...... Okuyun bakın...

İnsan öğrenci olunca elbette baba parasına muhtaç oluyor..
Arşed bey de, Bağdat'ta yaşayan babasından para yardımı alıyormuş sürekli..
Bahsi geçen yıllar 60'lı yılların 2.yarısı olmalı.. O Yıllarda öyle On-Line Bankacılık, PTT Havalesi filan gibi günümüzün teknolojik olanakları yok.. Peki, Nasıl gönderiyor Arşed Beyin Babası oğluna harçlığını?,
Bağdat - İstanbul Arasında sefer yapan Trenlerin Makinistleriyle, çalışanlarıyla filan!.. En çabuk gönderme yolu bu...


Parasızlıktan fena halde kıvrandığı birgün babasından bir Telgraf alır.. Şöyle ki:
"Oğlum Paranı Altıyol'dan Kondüktör Mehmet Efendi ile gönderdim.. Git ondan al"...... Hepsi bu!....
"Telgrafı aldım.. Param gelmiş harika bir haber.. Ama, bir baktım, Altıyol kocaman bir semt.. Ortasından boydan boya uzun bir cadde geçiyor.. Ben şimdi bu Kondüktör Mehmet Efendiyi nasıl bulacağım, diye dövünüyorum... Ama bulmaya da, mecburum.. Çünkü cebimde beş param yok" diyordu, Arşed bey..
Ve çaresiz başlıyor Altıyol'daki upuzun caddenin iki yanındaki apartmanlara girip, kapıları çalmaya..
Her açılan kapıya soruyor:
-Kondüktör Mehmet Efendiyi arıyorum.. Burada mı, oturuyor?......
Bütün kapılar öfkeyle yüzüne kapanıyor.. İnsanlar onu ciddiye almıyor......
Epeyce dolaştıktan sonra, çaldığı bir kapıyı açan yaşlı bir adam, Arşed beyin sorusunu duyunca,
"Aman Oğlum Sen 'Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'yı! arıyorsun.. olmaz ki" diyor...:))))
O Andan itibaren, Altıyol'daki kapıları çalmaya devam ediyor Arşed bey ve her kapıyı açana soruyor:
-"Sarı Çizmeli Mehmet Ağa"yı arıyorum, Burada mı, oturuyor?........

"Kime sorduysam kapıyı öyle fena çarptı ki, yüzüme, ne olduğumu şaşırdım".. demişti..

Ama azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor.... Özellikle cepte beş kuruş yoksa.....
Arşed bey de, Kondüktör Mehmet Efendiyi buluyor ve parasını alıyor.....
Eminim içinizden birileri inanmadı anlattıklarıma.. "Bu kadar da, saflık olur mu?", diye söylendi.. Ama inanın.. Kelimesi, kelimesine doğru yazdıklarım.. Artık bu kadar arı-saf insanlar yok günümüzde değil mi?.. Etrafımızı kendisini akıllı sanan cahil-uyanıklar sarmış!...
Onu genç yaşta ani bir kalp kriziyle kaybettik.. Artık aramızda değil... Ama anısı benimleydi....
Şimdi sizlerle de..... Görüşürüz.....