8 Haziran 2021 Salı

SOLCULARIN KANIYLA DUŞ YAPACAĞIM..

 SON ZAMANLARDA ÜLKEDE FARKLI GÜNLER YAŞANIYOR.... Bir Mafya köpeği, "Solcuların kanıyla duş yapacağım" diyen bir katil, aşağılık bir suç örgütü elebaşısı epeyce malzeme biriktirmiş belli ki, kendi güvenliği için. Şimdi de, her nedense ülkeden kaçıp, Avrupadan bu tarafa sallamaya başladı pervasızca... Bir söz var: Köpeklerin dostluğu, önlerine bir kemik atılana kadardır, diye... Birileri de, şöyle derdi bazen: Bi, konuşursam yer yerinden oynar... Sanırım bu köpeğin amacı bu. Ama 9 kaset yayınlamasına karşın henüz değil yer, kimse makamından bile oynamadı. Yani memleket yerli yerinde duruyor, ya da durmaya zorlanıyor karton duvarlar tarafından.. Bu acaip kasetlerin bir tanesinin bir dakikasını dahi izlemedim. Çünkü adam benim için yerdeki b*k böceğinden bile daha değerli değil. Yerinden oynatmaya çalıştığı Akepe iktidarının seçmeni değilim. Ve ben bu katil köpeğin karşısında beni mahkemeye veren, hapis cezası almamı sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı savunurum. Erdoğan seçilmiş bir Cumhurbaşkanıdır. Seçmeni ve seçimleri tabi ki, tartışılır. Ama bu adamın karşısında konumuz bunlar değil.. Benim canımı sıkan, şaşkınlıktan şaşkınlığa uğratan bazılarının Akepeden kurtulmak için bu katil köpeğin yayınladıklarından medet umması.. Zaten bu insanlar hep başkalarından bi,şey beklediler. Kendi bi,taraflarını kaldırıp herhangi faydalı birşey yapmadılar hiç.. Elleri çok kıymetliydi. Taşın altına koymadılar kesinlikle.. Şimdi yüzlerine yayılmış tebessümleriyle izliyorlar 'du bakali, noolucek' , diye.. Ne olacağını merak etmiyorum doğrusu. Sanırım anlatılanların bir çoğunun yabancısı değilim. Susurluğu hatırladınız mı?.. O zamandan bu zamana ne değişti memlekette.?!   Görüşürüz.....

14 Şubat 2021 Pazar

SEVGİLİLER GÜNÜ BENİ ÇARPTI!!.....

... SABAHIN KÖR Karanlığında yüreğim ağzıma geldi.. Uykusuz, huzursuz geçen gecenin şafağına doğru, henüz hava karanlıkken saat 7,30'da kapım çaldı. Ki, ben üç yıl evvel de, sabaha karşı çalan kapımı açmış ve beklemediğim misafirlerle karşılaşmıştım. Sonrasında 3 yıl süren eziyet başlamış, aleyhimde açılan 2 ceza davasından toplamda 1,5 yıl hapis cezası alarak henüz çok yeni bitirmiştik bu süreci. Neden yüreğim ağzıma geldi anlayabilirsiniz. Kalktım kapıyı açtım ve karşımda elinde kocaman bir saksı, içinde de, kocaman bir Atatürk Çiçeği olan bir adam gördüm. Belli ki, yanlış adrese Sevgililer Günü çiçeği getiren adam karşımda duruyor ve bir isim soruyordu.. Tabi ki, ben değildim aradığı ama adama bir türlü cevap veremedim. Donmuş kalmıştım. Bir yandan ohh onlar değil, diye sevinirken öte yandan da, adama öfkeleniyordum ama ağzımdan çıt çıkmıyordu.. Sonunda adam arkasını döndü giderken benden cılız bir ses çıktı. Sabahın köründe, yanlış adres filan gibi birşeyler geveledim ve kapıyı kapatıp yatağıma koştum.. Offf yaa!!, ne Sevgililer Günüymüş kardeşim. Geldi beni buldu.. Hiç olmazsa çiçek bana gelseydi. Ama nerdeee?.. Önce bi, sevgili olması lazım dii mii?...  Görüşürüz...

26 Ağustos 2018 Pazar

Bir Yılan, Bir Aslan ve Bir Yavru Şahin.. Doğada yaşam savası...

BİR BELGESEL İZLEDİM.. 😃 (Zaten ben hep belgesel izlerimm😁. Çok kültürlüyümdürr😆😅) Devasa bir Piton Yılanı öğle yemeğinde bir İmpala yiyor. Ama İmpala'yı yutarken onunla birlikte upuzun bir sopayı da, yutuyor. Elleri olmadığından sopanın bedenine girmesini engelleyemiyor. Ve bu sopa kocaman yılanın sonu oluyor, iç organlarını parçalayarak ölümüne sebep oluyor. (belgeselci amcalar sonrasında yılanı öldüren sopayı yılanın vücudundan çıkarıp gösterdiler. Ölüm nereden nasıl gelecek bilinmiyor!..) İşte bu acaip ölüm de, aç bir aslana yarıyor!.😮                                 
 ___Manzara aynen şuydu. Karnını doyurmak için ava çıkmış dişi aslan ölü piton yılanını gördü. Aslında aslanın derdi yılanın midesindeki İmpala'ydı. Bir pençe darbesiyle yılanın gövdesini yardı ve bütün haldeki İmpala'yı çıkartıp afiyetle yedi.😱Doğa, Doğanın döngüsü çok acaip.Yiyecek kime niyet, kime kısmet!. 
______ BU da, nesli tehlikede olduğu için koruma altında olan bir kızıl ŞAHİN BELGESELİ.. 😥Bir şahin ailesi Anne_baba ve yavru şahin. Artık anne, baba şahinin görevi bitmiş, yavru şahinin yuvadan ayrılma zamanı gelmiştir. İlk uçuş denemesinde tanımadığı bilmediği bir doğa parçasına gider. Oranın kendi sakinleri vardır, kargalar, kazlar, baykuşlar filan. Şahini istemezler kendi alanlarında. O, da gider.. Sonraki mekan da, başka canlıların egemenliğindedir ve yavru şahini onlar da, hiç hoş karşılamaz. Yavru ise dış dünyaya ve o koşullara alışabilme çabasındadır. Artık ona yemek getiren annesi de, yanında değildir. Yani karnını kendisi doyurmalı, güvenliğini kendisi sağlamalıdır. Kendisi de, bir avcı, bir alıcı kuş olmasına rağmen gözü hep göklerden gelebilecek bir tehlikenin endişesindedir. Maviliklerde süzülürken aşağıda en sevdiği yemeği görür. Bir Yılan. Öyle bir pike yapar ki, doğruca yılanın tepesine....😬 Aynı anda tam da, kafasına kocaman bir kürek iner ve kısacık hayatı orada biter. 😥 Koşarak gelip küreği doğal döngüsünü yaşayan hayvanların kafasına indiren ve apaçık doğaya müdahale eden, alçakça bir katliam yapan bir öküzdür. hem de, beyinsiz bir öküz... Nefes alması doğaya zararlı bir aşağılık... 😠 Yavru Şahinin cansız bedeni görüntüdeyken, seslendirenin ağzından şu cümleler dökülür. "O hep tehlikeyi gökyüzünden gelecek sanmıştı. Ama onu yaşamdan koparan, kısacık ömrünü sonlandıran tehlike yerden geldi" ..... Yazmazsam olmazdı.....😥 Minik Yavrunun anısına. 😢  Görüşürüz..

10 Ocak 2017 Salı

Bİ, FARE GİBİYİM!! SANKİ....

ANAYASA GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI..... ----Ve ben kendimi yaşamım boyunca ilk defa kapana kısılmış gibi hissediyorum.. Yıllardır bir karabasanın içindeyim tıpkı Ülke'm gibi!.. Bu Lanet karabasan giderek daha da, koyulaşıyor, ağırlaşıyor..
----15 YILDIR, Bizi Yönetemeyenler! SON DERECE KARARLI BİR ŞEKİLDE Cumhuriyetin kazanımlarını birer birer yıkıyor.. Çağdaşlıktan, Uygarlıktan, Bilimden hızla uzaklaşıyor, Taş Devri Karanlığına doğru koşuyoruz.... Bazı çatlak-saçma sesler çıkarken bu yobaz güruhun içinden, hep gülüp geçtik. Yani zamanında yılanın başını ezmedik.. Sonra o, yılan kıvrıla kıvrıla geldi tepemize çöreklendi... Şimdi de, son noktalarını koyacaklar KAPKARA Amaçlarına, Yeni Anayasa ve Başkanlığı hayata geçirerek.. Bunun için de, 15 yıldır yaptıkları gibi, 'Millet' dedikleri Kapıkullarının oylarına güveniyorlar.. Çünkü bu Örümcek Kafalı, Embesil, kocaman Kara Güruh onları hiç yanıltmadı.. Onun için de, kendilerinden son derece emin, "Millete Gideriz" diyorlar.. ki, o, millet dedikleri sadık tebaları, ümmetleri, ne derlerse sözlerinden çıkmayan uysal k*p**leri!!
Dediğim gibi yaşamım boyunca hiç umutsuz olmadım.. Her zaman daha iyiye, daha güzele varabilmenin bir yolu olduğuna inandım.. Şimdi bu inancımın yerinde yeller esiyor neredeyse.. Öyle alçaklar var ki, ülkenin kaderiyle oynayan, eğer muhalifsen (ki, bi,şeyleri değiştirebilmenin yolu ilk önce muhalif olmayı, muhalif sesini duyurabilmeyi gerektirir ve bu her özgür bireyin en doğal demokratik hakkıdır.) Anında damgayı yersin: Teröristtt, FETÖ'cüüüü, hatta Vatan Hainiiii!!.. Yani, Yönetenlerle ille de, aynı düşünmek zorundasın.. Yoksa hemen yakalanır zindana tıkılırsın, bi,daha da, zor çıkarsın!!.. İşinden, Okulundan atılırsın; Aç bırakılırsın.. Arkandan yedi sülalen de, işinden olur!!.. Varsa Mal Varlığına el konulur.. İnternetin kesilir.. Hesabın kapatılır.. Her türlü felaket başına gelir!!.. İyi de, ben ne yapacağım şimdi?.. Umutsuzluğun, Çaresizliğin, İsyanın Ağırlığını DAHA FAZLA kaldırabilecek gücüm tükeniyor artık.........

19 Ocak 2015 Pazartesi

ARTIK BANA da, KİMSE AŞIK OLMAYACAK!!......

Bir Film izledim...
Ve suratımın ortasına bir Yumruk yedim, Tokat bile değil!!...
Açıkcası hayatımdan vazgeçtim neredeyse!!.....
Film bir tür Belgesel gibiydi..
1957 yılında çekilen, bence Gerçek bir Embesil, bir Bağımlı ve Akıl Hastası olan, Yalnızca kurulu bebekler gibi poposunu sallayarak cümle erkekleri kendisine aşık eden, Lafta Aktrist! Marilyn Monroe ile Bazıları tarafından Dünya'da 20.yüzyılın En Büyük Oyuncusu kabul edilen Sir Ünvanlı Usta Aktör Laurence Olivier'in birlikte oynadıkları PRENS ve ŞOVKIZI Filminin Çekim Aşamasında yaşananları, Aslında Getir-Götür işlerine bakan, 3.Yönetmen Yardımcısı, daha sonraları ünlü bir yazar olan Colin Clark'ın gözünden anlatıyor, "MARİLYN İLE BİR HAFTA"........

Başrol oyuncusu Sir Laurence Olivier Filmin Yönetmeni ve Yapımcısı da.. Ve o yıllarda Müthiş bir Star olan, Sinema Dünyasının unutulmaz klasiklerinden "RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ" ve "ANNA KARENİNA" gibi filmlerin, Sinema Tarihine geçmiş, Harika yıldızı Vivien Leigh ile evli...

PRENS ve ŞOVKIZI" Filminin Kamera Arkası Olaylarını, sonraları kendisini uluslararası üne kavuşturan kitabı "Prens, Şov Kızı ve Ben"de anlatan 3.Yönetmen Yardımcısı Colin Clark da, o yıllarda çok genç bir adam.. (Film de, bu kitaptan yola çıkılarak çekilmiş zaten).. Henüz 23 yaşında ve dünyadaki bir çok erkek gibi o da, 30 yaşındaki Monroe'nun çekimine kapılmış aşık biri..

Monroe Film Çekimi boyunca yaptığı inanılmaz kaprislerle başta Olivier olmak üzre herkesi canından bezdiriyor..
O, yıl Ünlü Yazar Arthur Miller ile evlenmiş ve çekim için geldiği İngiltere'de aynı zamanda balayındadır sözde. Ama Miller Monroe'nun yaptığı saçmalıklara daha fazla dayanamaz ve onu İngiltere'de bırakır ABD'ye ülkesine döner...

Colin Clark'a Monroe ile ilgilenme görevi verilmiştir. Zaten Marilyn'e sırılsıklam aşık olan Colin bu görevden fazlasıyla memnundur.. Çünkü tüm kaprislerine, disiplinsiz davranışlarına, işine olan saygısızlığına rağmen Film Ekibindeki herkes Marilyn'e hayrandır..

Bu gerçeğin farkında olan Muhteşem Aktrist Vivien Leigh, birgün Colin'e şöyle der:
--Ona Aşıksın değil mi?.. Bu görünüyor!.. Biliyor musun? Ben 43 Yaşındayım.. Artık bana kimse aşık olmayacak!!.. Sen bile!...........

Doğrusu bana çok ağır geldi bu sözler...
Gerçi ben daha 33 yaşındayım!!, mı, acaba? Önümde 10 yıl var!! mı, ki?. Zaman daralmış mı, Bitmiş mi, Geçmiş, Gitmiş mi, nee??......Vahhh!!....vah!.

Anlaşılan kadınların cazibesi yaşlarıyla doğru orantılı... Belli bir yaştan sonra kayboluyor, yokoluyor!... Eyvahhh!.....
Erkekler için böyle bir sorun yok!....
Hele biraz da, ağzınız laf yapıyor, bazı şiirlerin dizelerini ezbere biliyor ve bunları süsleyerek sunuyorsanız! hiiçç sorun yok......
Gelsin Gençkızlar... Çevrenizde pervane olsunlar!!..
Peki, ben ne yapacağım?.....
Hemen şiir filan mı, ezberlemeye başlasam acaba??............. Görüşürüz....