21 Ocak 2011 Cuma

SEVGİLİ KİTTY....."BUGÜN ONU GÖRDÜM"....


"ANNE FRANK'ın HATIRA DEFTERİ"...
Size, henüz 16 yaşında naziler tarafından öldürülen bir yahudi kızından bahsetmek istiyorum.. 
Anne Frank'dan; ( D: 12 Haziran 1929 - Ö: 1945 ).. Onu, sonradan babası Otto Frank tarafından kitap haline getirilen günlüğünü okuduğum zaman tanımıştım.. Anne ( An ) günlüğüne "Kitty" ismini vermişti ve duygularını, acılarını, heyecanlarını, kısacası anılarını ona anlatmıştı..


Anne Frank'ı tanıdığımda henüz 7 ya da 8 yaşındaydım.. Annem tarafından bana hediye edilen ilk "büyük" kitabıydı. Ondan önce hep çocuk klasiklerini okumuştum. Aslında yaşıma göre ağır gelebilecek bir kitapdı.. Ama bir solukta okudum. Anne Frank beni o kadar çok etkilemişti ki, kitabı elimden bırakamamıştım..

Anne  13 yaşındaydı. Annesi Babası ve ablasıyla yaşayan mutlu bir Alman kızıydı..
Yıl 1942... Ama ters giden bir şeyler vardı.
Almanya'da seçimle iş başına gelen Adolf Hitler önderliğindeki Naziler "Ari ırk", yani Saf Alman Irkı yaratmak gibi ırkçı bir ütopyanın peşine düşmüş ve saf Alman ırkından olmayanları yoketmeye başlamışlardı..

Ve böylelikle tarihin resmen tanıdığı tek soykırım ortaya çıkmış, 6 milyon yahudi çeşitli şekillerde ortadan kaldırılmıştı..
Bu trajedi yıllarca sürmüş, 2.dünya savaşı başlamış ve koca Avrupa kana bulanmıştı.. Başta Almanya olmak üzre Avrupa'nın heryerinde, yahudilerin can güvenliği kalmamış, milyonlarca yahudi toplanmış, yaşamlarından koparılarak, temerküz kamplarına konulmuş, topluca gaz odalarında ve fırınlarda öldürülmüşlerdi.

Anne Frank bir yahudi kızıydı, ailesi ve kendisi bu ırkçı faşistlerin hedefindeydi.. İşte terslik burdaydı.. O, henüz yaşamının başındaki küçük kızın hayatını tamamen değiştiren ve sonra da kaybetmesine neden olan şey onun yahudi olmasıydı.. Hayatları tehlikedeydi, kaçmak ve saklanmak zorundalardı.

Öyle de yaptılar, saklandılar.. Çok zor şartlar altında saklandıkları süre içerisinde, Anne günlük tuttu ve yaşadıklarını ne varsa "Sevgili Günlüğü Kitty"e anlattı. Hatıra Defteri adeta onun arkadaşıydı. Ona içini döküyor, acılarını, üzüntülerini, sevinçlerini, heyecanlarını onunla paylaşıyordu..
Çok zor koşullarda, korku ve endişe içerisinde ne yaşayabiliyorsa tabii..
Henüz genç kızlığının başında, karşı cinse duyduğu merak, ilk hoşlanmalar, kendisi gibi saklanan bir ailenin oğlu olan Peter'e karşı duyduğu ilk heyecan.. Bu arada hep korku, hep telaş, hep endişe....

Sonunda acı son onları da, buldu.. 2 Yıl saklandıkları yer gestapo tarafından basıldı ve bütün aile Polonya'daki ünlü Auschwitz Temerküz Kampına götürüldü... Daha sonra ablası Margot'la, Anne Bergen-Belsen Toplama Kampına gönderilmişti.. Yakalandıktan bir yıl sonra da, Margot ve Anne bu kampta Tifodan öldüler . Annesi daha önce ölmüştü.. Auschwitz'de kalan Babası Otto Frank ise Kızılordunun gelmesiyle kamptan sağ kurtulmuştu.. 1945 yılıydı ve Anne öldüğünde daha 16 yaşındaydı...

Doğrusu kitabı okuduğum zaman tarif edilemez şekilde üzülmüş ve incinmiştim.. Ben de küçük bir kızdım.. Anne ise hayatı ondan alındığında benden biraz daha büyüktü..
O, neden bu sonu yaşamıştı?. Yahudi olmanın nesi kötüydü?.. Onları öldürmeye kimin hakkı vardı?.. Bu soruları sordum hep kendime..

Anne Frank beni ırkçılıkla tanıştırmıştı.. Irkçılığın ne denli alçakça bir şey ve bir insanlık suçu olduğunu öğretmişti..
Onun sayesinde dünya yüzündeki tüm insanları sevmeyi  ve dil, din, ırk, renk ayırdetmemeyi öğrenmiştim.. Yani Anne benim iyi ve doğru bir insan olma yolunda ilerlememi sağlamıştı..

Anne Frank şimdi Almanya'da bir ikon.
Duyduğuma göre adına okullar açılmış. Ülkesinde bir tür soykırım simgesi olarak görülüyormuş..

Yıllar sonra, sosyal paylaşım sitemde birden Anne Frank'la karşılaştım ve gördüm ki, onunla ilgili anılarım taptaze duruyor belleğimde ve yüreğimde.
Yazmadan edemedim. İstedim ki, Anne Frank unutulmasın.. Bir kez daha hatırlansın.. O, yıllar önce, çocuk yaşlarımda okuduğum kitap hala kütüphanemde duruyor. Eskimesin diye de, naylonla kaplamışım.

Ben kendi adıma Anne Frank'a çok şey borçluyum.. Tabii dünya da, ona çok şey borçlu..
Anne'ı yüreğimin bir köşesine koydum...
Orada yaşamaya devam ediyor, benim yüreğim çarptığı sürece....
Sonra da, kimbilir hangi kocaman yüreklerde...  SEVGİLİ KİTTY, Görüşürüz......

1 yorum:

  1. gönlünüze, kaleminize sağlık Emel Hanım..lezzetle okudum...Yeni yazılarınızı bekliyoruz...

    YanıtlaSil