13 Aralık 2010 Pazartesi

ANKARA'DA KIŞ....


Kış erkenden geldi anlaşılan.. Tabii ki, gelmesi de, bekleniyordu. Yalnız kar biraz erken yağdı sanki. Benim çocukluğumda yılın ilk karı yılbaşı günü yağardı. Şimdi dışarda lapa lapa kar yağıyor. O kadar güzel ki.. Bu güzellikleri görenler elbette var. Ama bir de, şunlar var.. Her kış başında, insanları sinir bozucu bir bombardımana tutanlar... "Aman kış geliyor, kuş gribi, domuz gribi, şu gribi, bu gribi.. "Aman aşı olun, aman korunun.. yoksaaa!!.." Bunlar öyle endişe, korku ve telaşla sunuluyor ki, anlatamam.. İnsanın kaçacak delik arayası geliyor..


Ben artık, her kış başı yaşadığım bu insanın ödünü koparan, "eyvah bu kışı nasıl çıkaracağım" diye düşündürten, saçmalıklardan bıktım.. Oysa kış ne kadar güzel bir mevsim.. Elbette yazın nasıl sıcaktan bunalıyorsak, kışın da üşüyeceğiz.. Ama koca bir mevsimi sürekli hastalıklarla geçireceğiz diye bir kural yok. Biraz hayatın, mevsimlerin tadını çıkarmayı öğrenebilsek.. Yaşama sevgisiyle, coşkusuyla dolu olmanın yolu, yaşamın tadını algılamaktan geçiyor çünkü... Tedbirlerimizi alalım ama mevsimin, karın tadını da, çıkaralım. Yoksa zaten hayat elimizden kayıp gidiyor... Ve o kadar kısa ki... Kış geldi.. Şimdi Ankara'da gri, soğuk günler ve uzun, dondurucu geceler yaşayacağız.. Ama bir de, şöyle düşünün.. Mevsim kış olduğuna göre, demek ki, önümüz İlkbahar... Yemyeşil, rengarenk bir ilkbaharrr.. Yaşasıınnn... Görüşürüz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder